31 Ekim 2015 Cumartesi
30 Ekim 2015 Cuma
27 Ekim 2015 Salı
25 Ekim 2015 Pazar
24 Ekim 2015 Cumartesi
23 Ekim 2015 Cuma
20 Ekim 2015 Salı
NUREDDİN YILDIZ MÜSLÜMAN DEDİĞİN DÜĞÜNDE BİLE BELLİ OLUR...
NUREDDİN YILDIZ MÜSLÜMAN DEDİĞİN DÜĞÜNDE BİLE BELLİ OLUR...
NUREDDİN YILDIZ KADINLAR VE ERKEKLERİN İLİŞKİSİ NASIL OLMALIDIR
19 Ekim 2015 Pazartesi
Kurtlar Vadisi Pusu"Polat Alemdar için intikam zamanı!" 264.Bölüm FULL İZLE
Polat Alemdar’ın Yüce Majeste’den ele geçirdiği ve büyük bir gizlilik içinde koruduğu “Asa’nın Büyük Sırrı” ortaya çıkıyor.
Kurtlar Vadisi PuSU Polat’la Zeynep' ARASINDAKİ SIR NE?"265. Bölüm FULL İZLE
Kurtlar Vadisi Pusu Zeynep’in sırrının peşine düşen Polat Alemdar NEYAPICAK?266.Bölüm FULL İZLE
! Uzun yıllar sonra karşısına çıkan Zeynep’in sırrının peşine düşen Polat Alemdar, büyük bir sürprizle karşı karşıya geliyor!
KURTLAR VADİSİ " Polat Alemdar bu defa insan tacirlerinin peşine düşüyor!" 'SON BÖLÜM FULL İZLE
EVLİ VE ÖFKELİ ' DÖRT UÇARI ARKADAŞIN ORTAK NOKTASI' 1. Bölüm FULL İZLE
İntikam için bir araya gelen 'ilk eşler kulübünün' dört uçuk kaçık üyesi, yıllar sonra yeniden kendilerini bulacaktı.
EVLİ VE ÖFKELİ ESRA, CİHAN'A ÇOK SİNİRLİDİR NE YAPACAĞINI BİLEMEZ 2. Bölüm FULL İZLE
İş yerindekilere durumu çaktırmamaya, güçlü görünmeye çalışır. Cihan'ın Esra'nın peşini bırakmaya niyeti yoktur. Cihan'ın kendisini affettirme çabaları, Esra'nın fırsat kollayan çalışma arkadaşlarının diline düşmesine sebep olur.
Profesyonel yardım alan Seray, geçmişte günahına girdiği insanlara kendisini affettirmelidir. Bunların başında da Çiko Dilek gelmektedir.
EVLİ VE ÖFKELİ 3. BÖLÜM'DE DİLEK GERÇEĞİ ÖĞRENDİ FULL İZLE
KADININ KİM OLDUĞUNU GÖREMEYEN DİLEK'İN ELİNDEKİ TEK İPUCU KADININ KIZRMIZI AYAKKABISININ TEKİDİR. PEKİ SİMDİ NE OLUCAK?
İZLEYİN GÖRÜN!
Macit ile kavgaları medyaya yasnıyan seray ne yapıcağnı şasırmış bir durumda.
Mine için işler dahada zorlasır evliliği yürüme çabası onu panik atak nöbetine girmesine sepeb olur.
18 Ekim 2015 Pazar
EŞKİYA DÜNYA'YA HÜKÜMDAR OLMAZ 4.BÖLÜM FULL İZLE
Aksiyon başlıyor ve Hızır reis hapse düşüyor...
herkez birbirine karışıyor Meryem hanım kocasının metresine fena halde tuzak hazırlıyordu...
Ünal ondan itaat bekler ama İlyas deli fişek gibidir ne yapacağı belli değildir.
herkez birbirine karışıyor Meryem hanım kocasının metresine fena halde tuzak hazırlıyordu...
EŞKİYA DÜNYA'YA HÜKÜMDAR OLMAZ 5.BÖLÜM FULL İZLE
Devlet kontrol etmek istediği gayri meşru faaliyetleri yürütmek için ondan iyi bir aday olmadığını düşünür... Bu Çakır'a en büyük olma teklifidir...
Teklif öyle iki tarafı keskin bir kılıçtır ki, kabulü halinde "mafya" ailesine ihanet, reddi hali ise ebediyen mahkumiyettir...
Birkaç yıl önce sevdalandığı mimar Nazlı'nın hamile olduğunu eşi Meryem öğrenir ve bu çocuğun doğmasına asla izin vermeyecektir... Çakır ise iki çocuktan fazlasını istemektedir. Onun için boşanmak bir opsiyon mudur? Elbette hayır... Bu gerçeği bilen her iki kadın için savaş bir erkeği paylaşamamak değil hayatta kalma mücadelesi olacaktır.
Teklif öyle iki tarafı keskin bir kılıçtır ki, kabulü halinde "mafya" ailesine ihanet, reddi hali ise ebediyen mahkumiyettir...
Birkaç yıl önce sevdalandığı mimar Nazlı'nın hamile olduğunu eşi Meryem öğrenir ve bu çocuğun doğmasına asla izin vermeyecektir... Çakır ise iki çocuktan fazlasını istemektedir. Onun için boşanmak bir opsiyon mudur? Elbette hayır... Bu gerçeği bilen her iki kadın için savaş bir erkeği paylaşamamak değil hayatta kalma mücadelesi olacaktır.
EŞKİYA DÜNYA'YA HÜKÜMDAR OLMAZ 6.BÖLÜM FULL İZLE
Mahreme uzanan el mi yoksa o eli büken mi nasibini alacaktır bu hükümden?
Sözde demokrasiden yana Ünal Kaplan ise Şahin Ağa'nın önderliğinde kurulan mahkemeye tepkilidir.
Babasının annesinden başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrenen Zeyno da bu durumu kabullenecek gibi değildir. Hızır hapisliğinden kurtulmuştur kurtulmasına ama evdeki gerilim yüzünden huzuru dışarıda da bulamaz.
İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK 11.BÖLÜM
Kendilerine hakim olmak için ne yapacaklardır?
Mediha’yla tartışan İsmail evi terk edip Can ve Ayşegül’e gelir. Ancak İsmail’in asıl amacı bu evliliği teftiş etmektir! İkili bu sınavı başarıyla atlatabilecek midir? Can, Ayşegül’e sözleşmede yazdığı gibi çiçek alır; ancak Can bu işi abartmıştır! İkili arasında buzları eriten çiçek olayı Elif’in onları görmesi ile tekrardan buz keser!
İLİŞKİ DURUM KARIŞIK 12.BÖLÜM
Ayşegül’ün yardımına kim koşacaktır?
Can mı yoksa Murat mı?
Can taşınmak için ev bakmaya başlar ancak onun gitmesini istemeyen Ayşegül’ün bu konuda başvuracağı kendince yöntemleri vardır! Can ise Ayşegül’ün niyetini anlar ve onu kendinden uzaklaştırmak için elinden geleni ardına koymaz. Can ve Elif birlikte çıktıkları akşam yemeğinde Ayşegül ve Murat’la karşılaşır. Gecenin sonu Ayşegül için de Can için de büyük bir sürprize gebedir!
İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK 13. BÖLÜM
Bu sırada eve gelen Elif, Ayşegül’ün sabrını zorlar ve işler içinden çıkılmaz bir hal alır. Bütün bunlar yaşanırken, Murat Ayşegül’e sürpriz bir teklifte bulunur.
“İlişki Durumu: Karışık”, aşk, kıskançlık, gurur, dostluk ve yanlış anlamaların el ele gideceği son bölümüyle Show TV’de ekrana geldi.
Can ve Ayşegül arasındaki ipler gerilmişken beklenmeyen bir misafir bir anda tüm atmosferi değiştirir. Hırsız olayından sonra Ayşegül’e kötü davrandığı için Tahsin tarafından uyarılan Mediha, Ayşegül ile barış sağlama yollarına gider. Mediha’nın ‘sevgi dolu’ tavırları Ayşegül’ü büyük bir şaşkınlığa sürükler.
ÇİLEK KOKUSU 15.BÖLÜM
Çağla’nın gönderdiği fotoğrafları gören Aslı neye uğradığını şaşırır. Bu sefer Burak’a fazlasıyla kırılmıştır ve kolay kolay affetmeye niyeti yoktur. Burak ise her şeyden habersiz sarhoş sandığı Çağla’yı evine bırakmıştır.
Aslı ve Burak, Çağla krizini aşabildi mi?
Onları birlikte gören Elçin ile Burak arasında bir gerginlik yaşanır. Aslı’nın gördüklerinden habersiz olan Burak, Aslı’nın kendisinden uzak durmasına anlam veremez. Bunun sebebini araştırmaya başlar. Bu arada turnuva günü gelip çatmıştır. Turnuvada yaşananlar bütün aileyi etkileyecektir.
17 Ekim 2015 Cumartesi
AB İlerleme Raporu’na mülteci pazarlığı tehiri
Merkel bugün Ankara’da
AB’nin, mülteci eylem planı çerçevesinde Türkiye’de iki milyon mülteciye ev sahipliği yapacak altı mülteci kampı kurulmasını, Ege Denizi’nde Frontex koordinasyonu altında Yunanistan ve Türkiye’nin ortak arama çalışması yapması gibi talepleri bulunuyor. Türkiye ise AB’nin taleplerini karşılık mülteci kampları için 3 milyar euro değerinde yardım, AB’ye seyahat eden Türk vatandaşlarına vize serbestliği ve AB üyelik sürecinde yeni ilerlemeler yapılmasını talep ediyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel ise bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmek için Ankara’ya geldi. Görüşmelerde terörizmle ortak mücadele, sığınmacı krizi, Suriye ve ikili ilişkileri gibi konular ele alınacak. Merkel’in 1 Kasım’daki genel seçim öncesinde Türkiye’yi ziyaret etmesinin eleştirilmesi üzerine konşan Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, ‘seçim kampanyasına hiçbir müdahale olmayacağını, görüşmede mülteci krizinin ön planda olacağını’ söyledi.
İşte Benim Stilim All Star'ın EN Geveze Yarşması
Ayşegül'ün gevezeliği bitmez tükenmez bir iskence işte benim sitilim'deki çıldırtan anlarından biri daha:))
Ankara'daki patlamadan flaş gelişme!
Türkiye genelinde canlı bomba eylemi yapabilecek 21 IŞİD militanının bulunduğu listede ismi yer alan Mahmut Gazi Tatar’ın nerede olduğu ortaya çıktı.
24 yaşındaki Mahmut Gazi Tatar’ın geçen ağustosta PYD’nin silahlı kanadı YPG tarafından Tel Abyad’da yakalanarak ‘gözaltına’ alındığı belirlendi.
ADIYAMANLI GENÇLERE ÇAĞRI YAPTI
IŞİD bize anlatıldığı gibi değil Gazi Tatar verdiği röportajda, memleketlilerine de bir çağrı yaptı: “Cihat, bize ‘ya zafer ya şahadet‘ sunacaktı. ‘Öldüğün zaman Allahın hurilerden faydalanıyorsun, yaşadığın zaman da İslam Devleti’nin toprakları genişliyor. Her halükarda faydalı çıkıyorsun, kazanıyorsun’’ diye anlatıldı. Ben de bu nedenle katılma kararı verdim. Ama adıyaman’daki gençlere buradan seslenmek istiyorum. Ortada zafer veya şahadet yok. Hayatınız biter. Bize Türkiye’de anlatılanlarla, burada gördüklerim arasında dağlar kadar fark var. IŞİD bize anlatıldığı gibi değil.”
‘Türk taburunun adı Konstantin’di’
Cerablus’ta karşılaştığı durumu da anlatan Gazi Tatar, şunları söyledi: “Cerablus’a vardıktan sonra bizi karşılayan kişiler Bab kentine götürüleceğimizi, orada eğitim kampına alınacağımızı söyledi. Eğitim kampının ardından Tel Abyad’a geri gönderildim. Burada Türklerden oluşan 27 kişilik bir tabur olarak gönderildik. Bizim tabura Konstantin Taburu adı verilmişti. YPG Tel Abyad’ı kuşatınca kaçtık. Kaçarken çatışma yaşandı, yanımdakiler öldürüldü. Ben bir köyde ahıra saklandım. YPG’nin arama tarama çalışması sırasında yakalandım.”
Suriye ordusu, Şam ve Halep arasındaki en büyük yerleşim yeri olan Humus kentinin kuzeyinde, muhalif güçlerin bulunduğu bölgelere kapsamlı bir harekat başlattı. Harekata Rus savaş uçaklarının da hava desteği verdiği belirtiliyor. Muhalifler ise rejimin çok sayıda sivili öldürdüğünü söylüyor.
Suriye devlet televizyonu, günün ilk saatlerinde başlatılan operasyonda önce topçu birlikleriyle hava kuvvetlerinin Humus'un kuzeyini hedef aldıklarını, ardından da kara birliklerin bölgeye ilerleyişinin başladığını aktardı.
Muhaliflerin oluşturduğu Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise çatışmaların Humus'un yaklaşık 5 kilometre kuzeyindeki Teir Malla ve Talbiseh kasabalarında yoğunlaştığını bildirdi.
"ÇOK SAYIDA SİVİL ÖLDÜRÜLDÜ"
Muhalif gruplardan bir savaşçı İngiliz Reuters haber ajansına, "Humus çevresinde çok şiddetli hava saldırıları var. Çok sayıda sivil öldü. Yoğun baskı kurup bölgeyi hızla ele geçirmeye çalışıyorlar" dedi.
İRANLI KOMUTAN YÖNETİYOR İDDİASI
Kara harekatında Suriye ordusuna İran Devrim Muhafızları'nın yönlendirdiği Lübnan Hizbullahı militanları da destek veriyor. Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani'nin de harekatı yönetenler arasında olduğu ifade ediliyor.
Humus'un kuzeyindeki harekatıni muhaliflerin eline geçen Hama ve İdlib'in geri alınmasının ilk aşaması olarak planlandığı da belirtiliyor.
Reuters'a bilgi veren bir Suriye yetkilisi, İran destekli Suriye ordusunun asıl hedefinin Halep olduğunu söyledi.
Yetkili, sivil ölümlerin olduğu yönündeki haberleri ise yalanladı ve Nusra Cephesinin bombardımanları suçlayabilmek için sivilleri katlettiğini öne sürdü.
KAVŞAK NOKTASI HUMUS
Başkent Şam ve Halep arasında bulunan Humus kenti, Suriye'nin batısında Beşar Esad'ın etkili olduğu alanları da birbirine bağlıyor. Ancak yaz aylarında başta Nusra Cephesi öncülüğündeki Fetih Ordusu'nun ilerleyişi nedeniyle Suriye ordusu bölgede bazı yerleşim yerlerinden geri çekilmek zorunda kalmıştı.
KISMETSE OLUR DA KAVGA VARRRRRR
“Benim Üzerime Yürüme, Bir şey Yapacaksan da Gel Yap!!!!”
Kanal D’nin, yepyeni Yarışma programı “Kısmetse Olur” un bugün yayınlanacak olan yeni bölümüne damat adaylarından Serhan ve Eser’in tartışması damgasını vuracak.
Eve girdiği günden bu yana sert tavırları ve çıkışları ile dikkat çeken damat adayı Serhan bu kez de Eser ile ciddi bir tartışma yaşadı. Diğer damat adaylarının araya girip sakinleştirmeye çalıştığı Serhan ve Eser’in kavgasında gerilim git gide artınca sunucu Seda Akgül eve girmek zorunda kaldı.
Her iki adayında uyarı aldığı tartışmada Seda Akgül’ün olaya müdahalesi ile tartışma son buldu.
Bir türlü yıldızları barışmayan Serhan ve Eser’in bundan sonraki davranışları ise herkes tarafından merak konusu oldu.
HİNDİSTANDA OTOBÜS KAMYONLA ÇARPISTI 13 ÖLÜ 10 YARALI
Hindistan'ın Andhra Pradesh eyaletinde bir kamyonla otobüsün çarpışması sonucu 3'ü çocuk 13 kişi yaşamını yitirdi. Kazada 10 kişi de yaralandı. Kaza, Andhra Pradesh eyaletinin Prakasam ilçesinde bu sabah meydana geldi. Kamyonun kasasında 40 kişinin bulunduğu ve düğün merasiminde döndükleri bildirildi.
Polis, kamyondaki 13 kişinin kaza sırasında öldüklerini ve çarpışmadan sonra otobüsün alev aldığını söyledi.
Kaza sırasında otobüste yolcunun olmaması büyük bir faciayı önlediği kayd edildi.
Kamyon şoförünün kazadan sonra olay yerinden kaçtığı öğrenildi.
x
O ÖFKELİ GENÇLER ARTIK KONTROL DIŞI
![]() Akçakale’de sınırı geçip Türkiye’ye kaçmaya çalışan IŞİD militanları 16 Haziran 2015’te Türk askeri tarafından gözaltına alınmıştı. Elleri duvara yaslanarak aranan 5 IŞİD’linin olayı gülümseyerek karşılaması dikkat çekmişti. |
Suriye’deki iç savaşın başlamasından sonra cihatçı örgütlerle iktidarın girdiği kanlı flörtün faturasını Niğde, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’daki kanlı saldırılarda yaşamını yitirenler, yaralananlar, aileleri ve travmaya sürüklenen bir ülke ödüyor. Suriye’deki gelişmelerin iktidarın umduğu biçimde gelişmediği, PYD’nin uluslararası güçlerin desteğini alan bir aktöre dönüştüğü, Rusya ve ABD’nin sahaya indiği ortamda Türkiye de IŞİD ve diğer cihatçı örgütler konusunda köşeye sıkıştı. Alman Bild gazetesinin geçen ay açıkladığı bir MİT raporunda, “Biz artık IŞİD’i kontrol altında tutamıyoruz” yönündeki tespit ise tarihin bu en kanlı örgütünün Türkiye’deki örgütlenmesi konusunda gelinen vahim noktayı gözler önüne serdiği gibi gelecek için büyük bir güvensizlik de doğuruyor.
Bild’in haberinde, 100 sayfadan oluştuğunu belirttiği raporda, “IŞİD’in Türkiye’nin güneyinde nasıl aleni biçimde yeni üyeler kazandıklarını ve polis ve asker engeline takılmadan bunları nasıl Suriye’ye geçirdiklerinin” MİT raporuyla belgelendiği belirtildi.
Gazetenin “IŞİD katilleri ve Türkiye’deki terör ağına karşı işlem yapmak için Türk hükümetine yönelik bir imdat çığlığı” olarak nitelendirdiği raporda “18 aydır sadece seyrediyoruz. Artık müdahale etmeliyiz” ifadelerinin yer aldığı ileri sürüldü. Habere göre MİT raporunda şu tespitler yer aldı:
* Hepsi yurtdışından olmak üzere günde 50 IŞİD taraftarı Gaziantep Havalimanı’na iniyor. Hatta gelen teröristleri Hatay sınır istasyonuna götürmek için bir Shuttle-otobüs servisi oluşturuldu.
* IŞİD, Gaziantep-Kilis arasındaki önemli geçitleri kontrol ediyor. Sınır bölgesinde, sınırı geçmek isteyen 10 Suriyeli ve Çin’den gelen 45 Uygur durduruldu. Buradaki görevliler bu kişilerin IŞİD için bir destek malzemesi olduğunu biliyordu. Fakat pasaport kontrolü ve polis müdürü ile yapılan bir telefondan sonra kişiler yoluna devam ettiler.
* IŞİD, Gaziantep-Kilis arasındaki önemli geçitleri kontrol ediyor. Sınır bölgesinde, sınırı geçmek isteyen 10 Suriyeli ve Çin’den gelen 45 Uygur durduruldu. Buradaki görevliler bu kişilerin IŞİD için bir destek malzemesi olduğunu biliyordu. Fakat pasaport kontrolü ve polis müdürü ile yapılan bir telefondan sonra kişiler yoluna devam ettiler.
* IŞİD, teröristlerini Suriye’deki savaşa göndermek için Türkiye’de tedavi ettiriyor. Bunun için Reyhanlı’da kendi hastanesini kurdu.
* Sokaklarda açıkça bağışlar için tezgâhlar açıyorlar. Haziran sonunda bir olay yaşandı. Bir esnaf sesli biçimde şu şekilde şikâyetçi olmuş: ‘Siz insan değilsiniz. Ben sizin İslamınıza inanmıyorum.’ Bunun üzerine IŞİDadamları takviyeler çağırmış ve esnafın kellesini kesmişler. Olay bir alacak-verecek kavgası diye nitelenip kapatıldı.
* İddiaya göre Mardin’de 8 aile haziran başında çocuklarını IŞİD’in adamlarına teslim etti. 13 ila 17 yaşlarındaki çocuklara önce tecavüz edildi ve bu görüntüler kaydedildi. Sonra da şantaj için kullanıldı. Ailelerine ise zararın karşılığı olarak 3 bin dolara kadar paralar verildi. Dört haftalık ‘terör eğitiminden’ sonra çocuklar sınır üzerinden Suriye’ye götürüldüler.
* IŞİD, Twitter ve Facebook üzerinden binlerce taraftar kazanıyor. İnternet sayfaları Gaziantep’te bulunan ve resmi olarak kamu yararına çalışan dernekler üzerinden işletiliyor. IŞİD, internette çok aktif. Sayfalarında ‘like’ veya ‘retweet’ yapıldığında, kurbanlarla irtibata geçiliyor.
* Örgüt Ankara, Adıyaman, Eskişehir, İzmir, Konya, Şanlıurfa, Hatay’da silah depoları oluşturdu. IŞİD şefi Bağdadi Türkiye’de cihat ilan ettiğinde, bunlarla suikastlar gerçekleştirilecek. IŞİD, çok güçlendi ve biz onu artık kontrol altında tutamıyoruz.”
* Örgüt Ankara, Adıyaman, Eskişehir, İzmir, Konya, Şanlıurfa, Hatay’da silah depoları oluşturdu. IŞİD şefi Bağdadi Türkiye’de cihat ilan ettiğinde, bunlarla suikastlar gerçekleştirilecek. IŞİD, çok güçlendi ve biz onu artık kontrol altında tutamıyoruz.”
IŞİD söyleminin şifreleri
İktidarın, IŞİD ve diğer cihatçı örgütlerle flörtünün en temel nedeninin Suriye’deki rejimin düşürülmesi hedefine kilitlenmesi olduğu kuşkusuz. Ancak iktidarın bu örgütlerle arasında ideolojik farklar çok olsa da, İslamcı köklerin de bu flörtün önemli bir yönünü oluşturduğunu söylemek abartılı olmaz. Ortadoğu politikasını Suudi Arabistan ve Katar’ı da yanına alarak (ya da bu ülkelere yedeklenerek) Sünnilik ekseninde belirleyen hükümet Suriye’de de Selefi akımlarla bir şekilde hep dirsek temasında oldu. Milli Görüş geleneğinde de “cihat” ve “mücahit” kavramlarının hareketin önemli sloganlarını (Mücahit Erbakan) oluşturduğu göz önüne alındığında “cihat” düşüncesinin AKP kadroları için çok da uzak bir tahayyül olmadığı söylenebilir.
İktidarın, IŞİD ve diğer cihatçı örgütlerle flörtünün en temel nedeninin Suriye’deki rejimin düşürülmesi hedefine kilitlenmesi olduğu kuşkusuz. Ancak iktidarın bu örgütlerle arasında ideolojik farklar çok olsa da, İslamcı köklerin de bu flörtün önemli bir yönünü oluşturduğunu söylemek abartılı olmaz. Ortadoğu politikasını Suudi Arabistan ve Katar’ı da yanına alarak (ya da bu ülkelere yedeklenerek) Sünnilik ekseninde belirleyen hükümet Suriye’de de Selefi akımlarla bir şekilde hep dirsek temasında oldu. Milli Görüş geleneğinde de “cihat” ve “mücahit” kavramlarının hareketin önemli sloganlarını (Mücahit Erbakan) oluşturduğu göz önüne alındığında “cihat” düşüncesinin AKP kadroları için çok da uzak bir tahayyül olmadığı söylenebilir.
‘PYD, DAEŞ’ten daha tehlikeli’ İktidarın IŞİD’e ilişkin söyleminde PYD’nin PKK ile eşitlenmesi ve her ikisinin de Türkiye açısından IŞİD’den daha tehlikeli olduğu görüşü önemli bir yer tutuyor. Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerin sınır hattının tamamen PYD tarafından ele geçirilmesi riskinin doğduğu günlerde, 19 Haziran 2015’te hükümete yakın gazetelerin askeri kaynaklara dayandırarak ‘PYD, DAEŞ’ten daha tehlikeli’ manşetiyle çıktıklarında bir ay sonra çözüm sürecinin sona erdirilerek savaşın yeniden başlamasının önemli bir işaretini de veriyorlardı. |
‘Öfkeli gençler’
İktidarın IŞİD’e bakışını en pür ifadelerle Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu dile getirmişti. Davutoğlu 7 Ağustos 2014’te, IŞİD’in Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nu basarak diplomatlar rehin aldığı 49 kişiyi elinde tuttuğu günlerde, katıldığı bir televizyon programında şunları söylüyordu:
İktidarın IŞİD’e bakışını en pür ifadelerle Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu dile getirmişti. Davutoğlu 7 Ağustos 2014’te, IŞİD’in Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nu basarak diplomatlar rehin aldığı 49 kişiyi elinde tuttuğu günlerde, katıldığı bir televizyon programında şunları söylüyordu:
“IŞİD dediğimiz yapı, bir çekirdek olarak, radikal terörize bir yapı olarak görülebilir ama oraya katılan kitlelerin ki bu kitlelerin içinde Türkmenler ciddi çoğunluktadır, Sünni Araplar var, Kürtler var, bunu böyle bilmek lazım. Daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler, dışlanmışlıklar ve hakaretler bir anda büyük bir cephede geniş reaksiyon doğurdu. Eğer Irak’ta bizim hep dostça ve kardeşçe tavsiye ettiğimiz gibi Sünni Araplar süreçten dışlanmamış olsaydı bugün Musul ve Anbar gibi ana damar Sünni Arap vilayetlerde öyle bir öfke birikmesi olmazdı.”
IŞİD’in “radikal terörize bir yapı” olduğu görüşüne itirazla söze başlayan Davutoğlu bu sözleriyle bir yandan IŞİD’i “haksız uygulamaların sonucu kaçınılmaz biçimde ortaya çıkmış” bir direniş örgütü gibi sunmakla kalmıyordu. IŞİD’in çeşitli milletlerden insanların oluşturduğu bir örgütlenme olduğu vurgusunu yaparak IŞİD’in ortaya çıkışıyla kendisini gösteren “reaksiyonun” için de meşru bir temeli adres gösteriyordu.
Nitekim Davutoğlu’nun bu açıklaması IŞİD’e yakın internet sitelerinde de siyasi meşruiyetin kabul edilmesi olarak yorumlanıyordu. Bu yazılardan birinde “Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları, İslam Devleti gerçekliğini ve arkasındaki halk gücünü bir kez daha ortaya koydu” yorumu yapılıyordu.
Kurgulanmış söylem
Davutoğlu’nun bu sözleri IŞİD’in bir terör örgütü olarak değil Sünni bir direniş (reaksiyon) örgütü olarak algılandığını gösteren en temel metinlerden birini oluşturuyor. Ancak iktidarın IŞİD ve onun kanlı eylemleri söz konusu olduğunda kendisini “terör örgütü” demeye mecbur hissettiği anlarda da devreye soktuğu başka bir söylem de bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Bülent Küçük, Erdoğan’ın ve iktidarın IŞİD konusundaki söylemini “kurgulanmış” bir söylem olduğuna dikkat çekiyor.
Küçük’e göre bunu “tesadüfen olmadığını, tam aksine merkezi bir şekilde yapılandırılmış bir söylem olduğunu iktidar mensubu siyasetçilerin, iktidara yakın medya organlarının ve yine sosyal medyadaki yandaşların ve trollerin söylemlerinin aynı olmasından” anlayabiliyoruz. İktidar sözcüleri IŞİD söz konusu olduğunda mutlaka yanına diğer birtakım örgütleri de katarak hepsini terör söylemi adı altında zikretmeye büyük özen gösteriyor.
Yanı sıra IŞİD’in “HDP’ye, HDP’ye destek verenlere veya birlikte yürüyenlere” yönelik eylemlerinden sonra iktidar sözcüleri ve Erdoğan’ın mağdurların kimliğini belirsizleştirecek şekilde açıklamalar yapması da ayrıca dikkat çekiyor. Yrd. Doç. Küçük, bunların iktidarın IŞİD söyleminin bir merkezden kurgulanmasıyla ilgili 2 temel stratejiye işaret ettiğini belirterek şu değerlendirmeleri yapıyor:
Davutoğlu’nun bu sözleri IŞİD’in bir terör örgütü olarak değil Sünni bir direniş (reaksiyon) örgütü olarak algılandığını gösteren en temel metinlerden birini oluşturuyor. Ancak iktidarın IŞİD ve onun kanlı eylemleri söz konusu olduğunda kendisini “terör örgütü” demeye mecbur hissettiği anlarda da devreye soktuğu başka bir söylem de bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Bülent Küçük, Erdoğan’ın ve iktidarın IŞİD konusundaki söylemini “kurgulanmış” bir söylem olduğuna dikkat çekiyor.
Küçük’e göre bunu “tesadüfen olmadığını, tam aksine merkezi bir şekilde yapılandırılmış bir söylem olduğunu iktidar mensubu siyasetçilerin, iktidara yakın medya organlarının ve yine sosyal medyadaki yandaşların ve trollerin söylemlerinin aynı olmasından” anlayabiliyoruz. İktidar sözcüleri IŞİD söz konusu olduğunda mutlaka yanına diğer birtakım örgütleri de katarak hepsini terör söylemi adı altında zikretmeye büyük özen gösteriyor.
Yanı sıra IŞİD’in “HDP’ye, HDP’ye destek verenlere veya birlikte yürüyenlere” yönelik eylemlerinden sonra iktidar sözcüleri ve Erdoğan’ın mağdurların kimliğini belirsizleştirecek şekilde açıklamalar yapması da ayrıca dikkat çekiyor. Yrd. Doç. Küçük, bunların iktidarın IŞİD söyleminin bir merkezden kurgulanmasıyla ilgili 2 temel stratejiye işaret ettiğini belirterek şu değerlendirmeleri yapıyor:
Hedef şaşırtma
“Çok farklı tarihsel, siyasal rasyonaliteleri, farklı tabanları ve farklı amaçları olan örgütleri tarihsiz ve hafızasız kılarak, siyasi akılları yokmuş gibi yan yana getirerek eşitliyor. Birbiriyle eşit olmayanları eşitmiş gibi sunma konusunda PYD ve IŞİD örneği önemli.. Birisi kendi mekânını korumaya çalışan, kendi siyasi tahayyülü olan ve başka yeri kolonize etmek istemeyen bir yapı iken diğeri, kendisine ait olmayan bir mekânı işgal etmek ve orada hayata dair ne varsa yok ederek bir siyaset icra etmek isteyen bir yapı. Ama bu söylem o farklılığı yok ederek eşitliyor.
Terör kavramı etrafında kör bir nesneye eşitliyor.“Bu saldırı bize, hepimize, millete yapılmıştır” söylemi de bir tür hedef şaşırtma anlamına geliyor. Aslında mağdur olanı görünmez kılma ve kendi sorumluluğunu inkâr etme stratejisi. Bunun karşısında HDP’nin “neden hep bizler ölüyoruz?” sorusu anlamı. Bu soru saldırıların belli bir tabana yöneldiğini işaret ediyor. Bu saldırılar hepimize yönelik değil, bir kesime yönelik bir şiddet. Ama bunun görünmez kılınması bir kesime yönelen şiddetin siyasi aklına dair bir şey söylememiş oluyor. Bunu söylerken asla başka kesimler de hedef olsun demiyoruz. Ama başka kesimler de hedef olmuş olsaydı gerçekten Türkiye toplumu hedef altında diyebilirdik. Milletin bir parçasını hedef aldığı için bu soyutlama da IŞİD’in siyasal aklını ve hangi ittifaklar üzerinden, hangi amaçlarla bu kesimlere yöneldiğini görünmez kılıyor.”
“Çok farklı tarihsel, siyasal rasyonaliteleri, farklı tabanları ve farklı amaçları olan örgütleri tarihsiz ve hafızasız kılarak, siyasi akılları yokmuş gibi yan yana getirerek eşitliyor. Birbiriyle eşit olmayanları eşitmiş gibi sunma konusunda PYD ve IŞİD örneği önemli.. Birisi kendi mekânını korumaya çalışan, kendi siyasi tahayyülü olan ve başka yeri kolonize etmek istemeyen bir yapı iken diğeri, kendisine ait olmayan bir mekânı işgal etmek ve orada hayata dair ne varsa yok ederek bir siyaset icra etmek isteyen bir yapı. Ama bu söylem o farklılığı yok ederek eşitliyor.
Terör kavramı etrafında kör bir nesneye eşitliyor.“Bu saldırı bize, hepimize, millete yapılmıştır” söylemi de bir tür hedef şaşırtma anlamına geliyor. Aslında mağdur olanı görünmez kılma ve kendi sorumluluğunu inkâr etme stratejisi. Bunun karşısında HDP’nin “neden hep bizler ölüyoruz?” sorusu anlamı. Bu soru saldırıların belli bir tabana yöneldiğini işaret ediyor. Bu saldırılar hepimize yönelik değil, bir kesime yönelik bir şiddet. Ama bunun görünmez kılınması bir kesime yönelen şiddetin siyasi aklına dair bir şey söylememiş oluyor. Bunu söylerken asla başka kesimler de hedef olsun demiyoruz. Ama başka kesimler de hedef olmuş olsaydı gerçekten Türkiye toplumu hedef altında diyebilirdik. Milletin bir parçasını hedef aldığı için bu soyutlama da IŞİD’in siyasal aklını ve hangi ittifaklar üzerinden, hangi amaçlarla bu kesimlere yöneldiğini görünmez kılıyor.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)